Yazılar

Thursday, January 10, 2013

Bir deniz kıyısında..

Merhaba sevgili blog. Üç dört aydır yazmıyorum. Sanırım unutuyorum artık yazmayı. Hafızamı yoklayım biraz bakalım neler hatırlayacağım. 


"O" gittikten sonra çok özledim her zaman ki gibi. Dayanamadım ve bir ay sonra yanına gittim Cem Adrian konserini bahane ederek. Konserden bir gün önce oradaydım. Beni karşılamaya gelecekti uyuya kalmış pislik. Evini biliyorum tabi bindim dolmuşa yola koyuldum. Telefonla aradım ve "Neredesin ben indim?" dedim. Panik oldu bir an için "Of !yavrum çok özür dilerim.Uyuya kalmışım. "dedi. Ben de biraz daha uyumasını söyleyip telefonu kapattım. Merdivenlerden çıkarken nasıl gülüyorum görmelisin :) Aradan iki dakika geçmişti ve ben kapıyı çalmıştım. Uykulu gözleriyle kapıda beni görünce gülümsedi. Boynuna atladım hemen sıkıca sarıldım. Sabah altıda yatmış o an da sekiz buçuk falan. Biraz daha uyu dedim, onaylayıp yatağına girdi tekrar. Kapı arasından biraz seyrettim, gözlerini açtı, beni görmesin diye kaçıverdim hemencecik. Bir kaç saat sonra uyandı kahvaltı yaptık. Sucuklu yumurtası ve yağlı tostu meşhurdur sıpanın. Bir güzel yedik. Yolculuğu falan sordu klasik cevaplar bilmem ne... Ablası ile kaldığı için rahat gürültü çıkartamıyoruz akşamları. Arkadaşlarının evine gittik. Oynadığımız ortak bir oyun sebebiyle tanıdığım insanlar bu arada. Bir tanesiyle de her gece görüntülü konuşma yapıyoruz samimiyiz yani ismi Hakan. Koca burunlu, dünyanın en gereksiz insanı der çoğu kişi onun için çünkü çok konuşuyor. Aslında duygusal birisi severim. Neyse o öğrenci evinde kalıyoruz. Gündüz beraber okula gidiyoruz ben kantinde Hakan ile oturuyorum falan.  Ertesi gün yine okula gittik. Kampüs içinde gezdiriyorlar beni sanki hiç görmediğim bir yermiş gibi. Bak burası Fen Edebiyat Fakültesi, bak burası klüpler binası, bak öğrenci işleri. O sırada diğer ev arkadaşlarından birisi var Hakan'ın. Yanımızdan ayrıldı derse girmek niyetiyle. O esnada garip bir hava oluştu. Fotoğraf çekiyorduk. Makinenin sarjı bitince kola çekirdeğe dönüş yaptık.Karşımızda Karadeniz'in görüntüsü. Laf lafı açtı ve Cem Adrian konserine geldi muhabbet. 

-Hakan: Lan o adam Gay imiş.
-Ben: Evet ne olmuş ? Gay diye müziğini de mi dinlemeyelim ?
-Hakan: Yok ya ben de severim Cem'i zaten.
-Ben: O zaman sorun yok. 
-Hakan: Evet.

Sonrasında eşcinsel karşıtı olup olmadığını öğrenmek için başımdan geçen bir olayı anlattım. "Lan Hakan benim bir arkadaşım vardı. Günlüğünü buldum ve saygısızlık yapıp okudum. Eşcinsel olduğunu öğrendim. Kendini öldürmeye kadar varmış çocuk. Sonra ona gizli bir mail attım rahatlaması için. Kendini sevmesi gerektiğini söyledim ve şu an hayata son derece olumlu bakıyor." dedim. Cevap olarak "Sen hayatımda gördüğüm en iyi insanlardan birisin moruk." dedi. Az daha ona söyleyecektim ki diğer çocuk yanımıza geldi tekrar. "O"nun yanında sürekli bulunan birinin bilmesi fena olmazdı. Haberlerini daha net alabilirdim. Sık görüşemiyoruz artık. Kim bilir belki bir gün söylerim...

Konser Günü

Sabırsızlıkla bekliyordum ve hala biletim yoktu. "O" nun mide ilacını almak için evine uğradık tekrar. Dolmuşta, meydana giderken konsere gelmek istemediğini söyledi. Hakan parası olmadığı için çoktan ekmişti bizi. Ben de yalnız mı gideyim triplerine bağladım. İkna edemedim bir türlü. Bilet satılan yeri bulduk ve bilet kalmamıştı. Sevinçten uçacaktı neredeyse. Konser alanında bilet satıldığını duyunca koştur koştur bilet almaya gittik. İki tane bilet aldım. Bileti alırken ki bakışlarını hiç unutmayacağım. Neden yaptın bunu der gibi. Konserin başlamasına 2 saat vardı. Eşyalarımızı Hakan'ın evine bırakmaya gittik. Dolmuş yolculuğu boyunca ağzıma tükürdü afedersin. "Ben istemiyorum bileti Hakan'a verelim o seninle gelsin." Çıldırmak üzereydim. En büyük hayalim yıkılmak üzereydi. "O" yanımdayken şarkılar anlam kazanacaktı hiç olmadığı kadar. Alana tekrar geldiğimizde kuyruk vardı. Sıra beklemeyi de hiç sevmez. Biraz bekledik ve içeri girdik. En güzel yerlerden birini kaptım hemen. En öndeydik. Sahnenin tam karşısında. Cem oldukça geç çıktı sahneye. Geciktiği her beş dakikada bir cezasını ben çektim resmen. "Nerede bu ? Nerede kaldı ? Ayıp ya!!".Ben "Bekle yavrum az kaldı yavrum. Lütfen beni üzme yavrum. Ne olur yapma bunu bana." diye diye dilimde tüy bitti. Nihayet Cem sahneye çıktı. Her şarkısında gözlerim doldu. Bir deniz kıyısında neredeyse ağlıyordum. Kafamı çevirip yüzüne bakamıyordum "O"nun. Konser bittikten sonra Meydana kadar yürüyerek Cem'i takip ettik. Piyanisti Sezgin bize bakıp duruyordu yürürken. Meydana varana kadar kaybettik onları. Atladık dolmuşa Hakan'ın evine doğru. Yol boyu "Bana ne yaptın ? " diyerek Cem'in şarkısıyla dalga geçti. Küfürler savurdu. Olsun onunla gittim konsere. Hayalimi gerçekleştirdim. Cem Adrian'ı "O" nunla beraber dinledim.
















O günden bir hatıra.

Bir kaç gün daha kalıp eve döndüm. Çok ama çok özledim. Şimdilik bu kadar sevgili blogum ve takipçileri.


0 comments :